Ulusların tarihi öğrenme şekli, toplumların entelektüel kimliğine/ analitik düşünme yetisine ışık tutuyor… Ülkemizde tarih, son yıllarda özellikle diziler- tartışma programlarıyla tv ekranlarında ve sosyal medyada yeniden “icat” ediliyor! Tarih, popüler hale getirilerek türetilen- tüketilen siyaset aracına dönüştürüldü. Ki geçmişin anlaşılması giderek güç hale geliyor… Düşünebiliyor musunuz: Önceki gün gördüm; tv ekranındaki kişiler, “hilafet bayrağı”- “sancak-ı şerif bayrağı”, “tevhit bayrağı” nedir, bilmeden hararetle tartıştı! Bu kadar mı bilmiyorlar, şaşırdım kaldım... İşin garip yanı, 16’ıncı yüzyıldan beri Topkapı Sarayı'ndaki “Kutsal Emanetler” hakkında bile bilgi sahibi değiller… Herkes kendi “mahallesinin” siyasi tavrına/duruşuna göre polemik yapıyor. İşte… Böyle yetişen üniversiteli bir genç, Filistin’e destek mitingine giderken “kelime-i tevhit” bayrağı açan birine, “hilafet bayrağı taşıyamazsın” diye yumruk atıyor! Ardından politik iklimin etkisiyle tutuklanıyor… Benzeri cehaletler, siyasi pozisyonlar yüzünden ülkemizde sürekli gerilim yaşanmasına neden oluyor. Kimse hakikati öğrenme peşinde değil. Kimse yalan- yanlış anlatılan tarih bilgisini sorgulamıyor. Tartışma programlarından, dizilerden tarih öğrenilirse olacağı budur! *** Düşünebiliyor musunuz: -“Hilafet bayrağı açmak suç” diyen bir şarkıcıya inanan milyonlar var bu ülkede. “Kelime-i tevhit” - “Sancak-ı Şerif” niye yasak olsun? Ki, üzerinde mühür olan Hz. Muhammet’in bayrağını kim yasaklayabilir? “Hilafet” bayrağı sanılan “kelime-i tevhit” bayrağı piyasada satılıyor; yeşili 144 TL, siyahı (herhalde Hz. Muhammet döneminin sembolü olduğu için) 224 TL! Kafa karışıklığı şuradan geliyor: El Kaide IŞİD gibi İslam’ı siyasi propagandalarına alet eden örgütler üzerinde, “Lâ İlâhe İllallah Muhammedun Resulullah” (Allah'tan başka Tanrı yoktur; Muhammed Allah'ın elçisidir) sözleri olan “kelime-i tevhit” bayrağını kullanıyor. Keza: Afganistan’dan Suudi Arabistan’a kimi ülkelerin bayrağında “kelime-i tevhit” var. Hz. Muhammet’in “raye” adı verilen bayrağını kullanan -hilafet sahibi- Abbasiler gibi tarihte çok örnekleri var… Bunları bilmeden her Arapça yazı görünce “hilafet bayrağı” sanmak cehalet ürünü. Bakın bir örnek vereyim: Sevgi Gönül ve ardından Mustafa Koç ile Suna Kıraç’ın tabutunun üzerinde, “La ilahe İllallahu el-Melikü’l-hakku’l-mubin Muhammedun resulullah sadiku’l-va’di’l-emin” (Hak ve gerçek olan kâinatın sahibi Allah’tan başka ilah yoktur, güvenilir ve sözünde sadık Muhammet, onun elçisidir) yazısı bulunan kırmızı sancak vardı. Her Arapça yazıyı, sembolü görünce aklınıza irtica gelmesin! Müslüman kimliğine bu kadar yabancılaşmayın… *** -Hilafet sahibi Osmanlı'nın bayrağı neydi? Ordu sancaklarını “hilafet bayrağı” sanan insanlar var ülkemizde. Kimi de üç hilalli yeşil Osmanlı savaş bayrağını “hilafet bayrağı” sanıyor! Osmanlı, 1596’dan sonra bazı savaşlara (ya da İkinci Mahmut'un 1826’da Yeniçerileri yok etmek için) “sancak-ı şerif” bayrağı açtı. Uzun uzun bayraklar konusunu yazmak istemiyorum; Osmanlı’da Zülfikarlı sancak bile vardı… Aslında sadece bayraklar değil, hilafet tarihi konusunda da cehalet var. Çünkü: Tarihin yerini bilinçsiz hayal gücü aldı! Örneğin: __Osmanlı hilafeti getirmeye niçin ihtiyaç duydu” sorusuna hamaset dışında yanıt bulamazsınız! İlk Osmanlı halifesi Birinci Selim mi, yoksa Birinci Murat mı, kaç kişi bilir? Bakınız: Tarih, geçmişin siyasi paketlerle tüketildiği nostalji değildir. Tarih, ihtilaf çıkarma nesnesi hiç değildir. Ve: Asıl tehlikeli olan, cehaletin eyleme geçmesidir. Aman dikkat. Soner Yalçın Odatv.com